Yurt Dışı Staj: Genişletilmiş Rehber
İlk yurt dışı stajıma gittiğimde, küçük çaplı bir yurt dışı staj yazısı yazmaya çabalamıştım, görece başarısız sonucumu şuradan görebilirsiniz.
Şimdiki denememde, geçen 2 yılın yazı ve staj tecrübelerinin yanı sıra çevremin tecrübelerini de kullanacağım, iyi okumalar.
Ben
Yazıya başlamadan önce, bu yazıyı neden yazıyorum, neden yazdıklarım bir anlam ifadeli etmeli kısaca ondan bahsedeyim.
ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği 4. sınıf öğrencisiyim, adım Alperen Keleş, 2. sınıfta Almanya’da bir startup’ta, 3. sınıftaysa Amerika’da bir üniversitenin laboratuvarında yaz stajı yaptım, hayatımdaki başarıların pek çoğunu bu stajların bana kazandırdığı ivme, vizyon ve bilgilere borçluyum. Herkesin bu tecrübeye sahip olma şansını ve bu konuda bilgilendirilmeyi hak ettiğini düşünüyorum, yeterli ilgiye sahip herkesin yurt dışına staja gidebileceğine inanıyorum.
Ne
Bu yazı nedir, ne değildir, öncelikle onu çerçeveleyerek başlamak gerek.
Bu yazı, yaz stajını yapmayı düşünmekte olan herkese faydalı olabilecek olmakla birlikte, mühendislik öğrencileri(özellikle bilgisayar mühendisliği) için fazladan tecrübe ve öneriler içerecek olup, staja gittiğiniz ana kadar olan aşamaları kapsayan kısa bir rehberdir.
Staj ve sonrasına dair ayrı bir yazı ilerleyen tarihlerde gelecek.
Neden
Yazının ve sürecin ilerisinde göreceğiniz üzere, bu süreç pek çok insanın yarıda bıraktığı veyahutta başlamaya bile kalkışmadığı ağır ve yorucu bir süreç. Neden bununla vaktimi harcayıp uğraşmalıyım sorusunu şu an sormuyorsanız da, yeter deyip bırakmayı düşündüğünüz anlar olacak. Bu bölümün amacı, bu anlarda sizi biraz da olsa motive etmeye çabalamak.
Bu motivasyonu, çeşitli alt başlıklar altında örneklendirmek faydalı olacaktır.
Yurt Dışı Tecrübesi ve Kültür Şoku
Eğer benim gibi daha önce yurt dışında bulunmamış/yaşamamış biriyseniz, ilk çıkışınızda 3 aylık bir staja gidiyor olmak size korkutucu geliyor olabilir, en azından bana geliyordu. Bu tecrübenin ne derece öğretici ve değerli olduğunu birtakım örneklerle anlatmaya çabalayacağım.
Hayatımız boyunca, içinde bulunduğumuz kültüre, inançlara, sistemlere bağlı bir fanusun içinde yaşıyoruz. Yaşadığımız durumlara karşı çok temel belli ön kabullerimiz var. Somut örneklendirmek gerekirse, Türkiye’de herhangi bir market zincirinin pazar günü açık olmamasını ya da her yerin akşam 6 da kapanmasını hayal etmek çok da mümkün değil. Restoranlarda suyun ücretsiz olmasını, marketlerde ise fahiş fiyatlarda satılmasını ya da metro girişlerinde turnike olmamasını düşünmek…
Bu örnekleri ayrı ayrı aldığımızda çok bir anlam ifade etmiyorlar, ancak toplu bir şekilde tüm hayatım boyunca farkında olmadan kabullendiğim pek çok şeyin sonradan oluşturulmuş yapılar olduğunu, taşa kazınmadığını fark etmek, benim şahsen hayata olan bakış açımı ciddi seviyede değiştirdi.
Farklı milletlerden, kültürlerden insanlarla tanıştıkça, farkındalık seviyem gittikçe artmaya başladı. Ortaya konan kabullere, fikirlere çok daha ciddi bir şüpheyle bakmaya başladım. Bu elbette ki sadece bende değil, birlikte gittiğimiz pek çok arkadaşımda da yaşandı, dolayısıyla herkesin gitmesini, gözlerini bu farkındalığa açmasını tavsiye ediyorum.
Konfor Alanı
Yurt dışında yaşamak, bizim için yıllarca demir attığımız bir limandan ayrılmak gibi. Türkiye’deki yaşamımızda her şey bilindik, yıllar boyunca özenle ilmek ilmek kurduğumuz alışkanlıklarımıza ölesiye bağlıyız. En sevdiğimiz kısa yol, bayıldığımız kahveci, iki haftada bir gitmezsek sonraki gidişimizde fırça kayan ciğerci… Bir kez yurt dışına çıktığımız anda, tüm bilgilerimiz yok oluyor. Her caddeyi, her insanı, her mekanı ilk kez görüyoruz. Türkiye’de sevebilme ihtimalimizin olduğunu düşünmeyeceğimiz mekanları, aktiviteleri deneyip, sevmeye başlıyoruz. Küçük bir örnek vermek gerekirse, üniversite hayatımın başından itibaren ben hiç gezme alışkanlığına sahip değildim; üç yıl Ankara’da okumama rağmen hiçbir yeri gezmemiştim bile. Ancak Almanya’ya gittiğim andan itibaren, sürekli çevre illeri gezmeye başladım. Akşam yemeğine yarım saatlik trenle Dortmund’da gidip, kahve içmeye Wuppertal’e gittiğim günler oluyordu.
Bunları yapabilmemin bir diğer sebebi de, beni burada bağlayan herhangi bir şeyin orada olmamasıydı. Arkadaşlara ya da aileye ayırılan bir zaman, benim yapacaklarımı kendi kafamda limitleyen, beni zincirleyen alışkanlıklar olmayınca, bir anda kendi kendimi tanımaya, keşfetmeye başladım, bunların hiçbirisini tek başıma yabancı bir ülkede olmasaydım ne fark edebilirdim, ne de tahmin.
Uzun Staj Tecrübesi
Bu kısımda şahsi tecrübem ve yakın arkadaşlarımın yoğunluğundan dolayı, mühendislik özelinde yoğunlaşacağım. Kendi çevremden gözlemlediğim kadarıyla, pek çok (özellikle kurumsal) şirket uzun dönem stajlarını tercih etmiyor, birden fazla staj dönemi oluşturup daha fazla stajyer almayı tercih ediyorlar. Maalesef ki 20–30 iş günü süren bir stajda ciddi bir proje üzerine çalışmak, veyahut çalıştığımız konuda çok bir şey öğrenmek de mümkün değil.
Yurt dışı stajları, doğası itibariyle genelde uzun staj niteliğinde bulunduğundan dolayı, hem daha ciddi bir proje üzerine çalışma şansınız yüksek, hem de yüksek ihtimalle çok daha fazla şey öğreneceksiniz.
Türkiye’de uzun dönem staj yapıyor bile olsanız, hayatınızın monotonluğu içerisinde 8–5 çalışan bir memura dönüşmektense, her akşam dışarıda gezip yeni sokaklar görebileceğiniz, yeni insanlar tanıyacağınız bir ortamda olabilme şansı, sizin stajdan sıkılma ihtimalinizi de düşürüyor, veriminizi arttırıyor diye düşünmekteyim.
Ön Yargısız Bir Başlangıç
Buradaki maddeler arasında en subjektifi bu olmakla birlikte, bir kenara not etmenin faydalı olduğuna inanıyorum. Türkiye’de staj yapan arkadaşlarımın çoğuyla konuştuğumda, şirkette bir stajyer olarak fikirlerinin aşırı dikkate alınmadığını, ya da verilen işlerin kapasitesinin altında kalabildiğini gözlemledim. Bunun sebebininse ülkede genel olarak stajyerlere karşı olan toplu bir bilmiyor/öğrenecek bakışından kaynaklı olduğunu düşünüyorum.
2 yazdır yaptığım stajlarda, kendi staj danışmanlarımın ağzımdan çıkan her bir kelimeyi teker teker dinlediğine, benim söylediklerimi dikkate alarak kararlar verdiklerine şahit oldum. 2. sınıf stajımın 1. ayının sonlarına doğru danışmanım beni bir yüksek lisans öğrencisiyle tanıştırdı, o zamana kadar çalıştıklarımdan bahsetmemi istedi, en şaşırtıcı olan kısımsa, ben bahsetmeye başladığımda karşımdaki öğrenci bir anda defter çıkarıp söylediklerimi not almaya başladı. Hayatımda fikirlerime bu kadar değer verildiğini hissettiğim başka bir an hatırlamıyorum.
Dediğim gibi ben şanslı olabilirim, bu yorumlar aşırı subjektif ve tekil maalesef. Ama giden diğer arkadaşlarımdan da duyduğum yorumlar hep benzer şekildeyken, Türkiye’de staj yapan arkadaşlarımdan hiç bu tip yorumlar duyduğumu hatırlamıyorum, aklınızın bir kenarında bulundurmakta çare var.
Gelecek Fırsatlar
Eğer bir stajyer olarak iyi performans gösterirseniz, (Türkiye’de de böyledir) şirket sizle sonrasında devam etmek isteyecektir. Türkiye’deki döviz kurunu düşündüğünüz zaman, yurt dışında bir şirkette/laboratuvarda çalışmanın ne kadar karlı olduğunu kendi kendinize çözebileceğinizi düşünüyorum.
Nasıl
Eğer yazıda buraya kadar sıkılmadan geldiyseniz, demektir ki sizi yurt dışında staj yapmanın iyi bir şey olduğuna ikna etmeyi başarmışım. Gelin o halde nerelerde nasıl staj yapabilirsiniz, buna bakalım.
Üniversite Laboratuvarları
Hem Amerika’da, hem de Avrupa’da pek çok farklı üniversitede çeşitli araştırma laboratuvarları yaz staj programları düzenliyor. Aşağıda sizler için bazı örnekler ekledim.
- EPFL
- UMD
- NYU
- Purdue
- MPI
Bu saydıklarım, dünya çapında ününü duyurmuş, ciddi anlamda başarılı hocalara ve laboratuvarlara sahip üniversiteler. Lab isimlerini spesifik lablara yoğunluk olmaması açısından vermemeyi tercih etmekle birlikte, kısa araştırmalarla bulabileceğinizi düşünmekteyim. Bunlar gibi pek çok farklı üniversitede yaz staj programları bulup bunlara başvurabilirsiniz, kabul alma şansınızı yükseltecek etmenleri sonlara doğru ayrı bir kısımda toplayacağım için burada detaya girmiyorum.
Bu programların en büyük artısı, pek çoğunun ücretli staj programı olması. Hem dünyanın en iyi üniversitelerinde staj yapma fırsatı buluyorsunuz, hem de üzerine ücret alarak rahat bir şekilde yurt dışında 3 ay yaşama fırsatı buluyorsunuz.
Açık yaz staj programlarına ekstra, hocaların bireysel olarak öğrenci aldıkları da pek çok durum var. Bu durumlarda ücretli staj bulmak maalesef biraz zor, hocanın iyi bir fonlaması olması gerekiyor. Eğer kendinizi başka yollardan finansa etme imkanınız varsa, çeşitli üniversitelerden hocalarla iletişime geçerek onların yanında staj yapmanız da pekala mümkün.
Girişimler(Startup)
Yurt dışında neredeyse her konuda çeşitli girişimler bulmanız mümkün. Bu girişimler genelde iş gücüne aç olduklarından dolayı, eğer onların çalıştığı konuyla ilgili daha önceden tecrübeniz varsa eğer, alınma olasılığınız da çok yüksek. Çok fazla sayıda ve konuda girişimlerin olması da sizin kendinize uygun bir yer bulabilme ihtimalinizi arttırıyor elbette. Eğer akademiden uzak bir kariyer hayaliniz varsa, girişimlerde kendinize bir gelecek bulabilme ihtimaliniz çok yüksek olacaktır.
Özellikle görece küçük yeni girişimlerle çalışırken, ücretli stajyer olarak kabul almanız çok da kolay olmayabilir. Bu konuda not etmeniz gereken önemli bir noktaysa bir stajyer olarak ücretsiz çalışıyor olsanız dahi, beğenilirseniz döndüğünüzde uzaktan çalışma ihtimalinizin çok yüksek olması.
Girişimlerin pek çoğu kuluçkalarla (incubator) çalışıyorlar. Eğer ki bu pek çok girişimi nereden bulabilirim derseniz, çeşitli konularda çalışan girişimleri programına alan kuluçka organizasyonlarını inceleyebilirsiniz, aşağıda teknoloji tabanlı girişimlerle ilgilenen 50'den fazla kuluçka organizasyonunun olduğu bir liste içeren bir blog yazısı paylaşıyorum.
Kurumsal Şirketler
Elbette, büyük kurumsal şirketlerin(Bloomberg, Google, Facebook…) kendi stajyer alım süreçleri de mevcut. Bu süreçler şirketlerin kendi sitelerinden oluşturdukları başvuru sistemleri ya da indeed.com veyahut glassdoor gibi siteler üzerinden işleyen süreçler oluyor.
Maalesef ki başvuru sayısı aşırı yüksek olduğundan dolayı çok iyi imkanları olmasına rağmen kurumsal şirketlere kabul alma oranı ve şansı çok daha düşük, burada sizin için şansı arttırabilecek en büyük etkense şirketten birisinden referans bulmanız, referans sahibi olmanız sizi bu tarz süreçlerde çok ciddi miktarda öne atarak şansınızı arttırabiliyor.
Bazı Karşılaştırmalar
Nedenlerden ve Nasıllardan bahsettikten sonra, biraz da çeşitli kavramlar arasında karşılaştırma yapıp bazı noktaları daha açık hale getirmenin faydalı olacağını düşündüm.
Amerika vs Avrupa
Amerika’ya gitmek, genelde daha zor. Bunun en temel sebebi Amerika’ya giderken sizi çağıran şirketin bir tür sponsorluk sürecine girmesi gerekiyor. Pek çok şirket de dışarıdan bir yabancı için bu süreçlerle uğraşmak yerine, Amerika içinden kişileri almayı tercih ediyor.
Burada bir istisna olarak üniversite labları mevcut. Üniversitelerin bu konudaki altyapısı ve kapasiteleri daha gelişkin olsa gerek, Amerika dışından pek çok stajyer alabiliyorlar, dolayısıyla Amerika’ya gitmek istiyorsanız üniversite laboratuvarlarına başvurmanızı tavsiye ederim.
Lab vs Startup vs Kurumsal Şirket
Genel olarak baktığımızda, aralarındaki farkları yazının ilk kısımlarında bir dereceye kadar açıkladığımı düşünüyorum, yine de küçük bir kıyastan zarar gelmeyecektir.
- En kolay kabul alma şansı startup ve üniversite hocalarında
- Ücretli staj şansı lab stajlarında ve kurumsal şirketlerde çok daha yüksek
- Lab stajları akademik düşünenler için aşırı uygun, sektörel bir gelecek isteyenlerin startup ve kurumsal şirketlere yönelmeleri daha mantıklı
- Kabul alması en zor olansa kurumsal şirketler, referans neredeyse kesinlikle gerekli
2. Sınıf vs 3. Sınıf vs 4. Sınıf
Tabii ki farklı yıllarda gitmek hem sizin için hem de karşısı için farklı durumlara yol açıyor. En basit manada baktığınızda, tecrübeniz arttıkça kabul alma şansınızın yanı sıra ücretli kabul alma şansınız da artacak.
Ancak burada önemli bir nokta, bazı şirketler ve lablar stajınızın sonrasında öğrenime dönmenizi zorunlu tutuyor, dolayısıyla 4. sınıf olarak staja gidemeyeceğiniz yerler olacaktır.
Ücretli vs Ücretsiz
Yine bundan önceki paragraflarda defalarca yaptığımız bir karşılaştırma, basitçe toplayalım.
- Ücretli staj lab ve kurumsal şirketlerde daha sık
- Girişimlere ve hocaların yanına ücretli kabul almak her zaman çok daha zor
Erasmus+ Stajı
Süreçlerine ve ne olduğuna dair ayrı bir yazı yazılabilecek olsa da, kısaca Erasmus+ Stajının ne olduğundan bahsedeyim, ilgisi olanlar kendi okulunun Erasmus ofisiyle görüşüp ya da sitesini inceleyip daha fazla bilgi sahibi olabilir, gerekirse benle de iletişime geçebilirsiniz.
Erasmus+ Stajı, aynı Erasmus+ Öğrenimi ile öğrenci değişimi programı gibi, Avrupa Birliği tarafından fonlanan bir program. Okuldan okula süreçler değişebilmekle birlikte, genelde şu şekilde işliyor.
- Bir staj yeri bulun
- Staj yerinizi bölümünüze onaylatın
- Staj yerinizi Erasmus Ofisine onaylatın
- Erasmus+ için İngilizce sınavına girin
- Sınavdan aldığınız notun ağırlıklı not ortalamanızla ortalamasına göre bir sıralamaya yerleşin
- Sıralamada hibe almaya hak kazanırsanız, staja gittiğiniz ülkeye göre farklı miktarlarda güne dayalı hibe almaya hak kazanıyorsunuz.
Burada dikkat edilmesi gereken bazı durumlar var.
- Mümkün olduğunca uzun kalın, hibeyi günlük aldığınız için tek seferlik(uçak bileti, depozito, tabak/çanak) gibi harcamaların total paranıza olan etkisini azaltırsınız, finansal olarak daha rahat yaşarsınız.
- Erasmus Ofisine ve görevliye göre değişmekle birlikte, sistem size yardım etmek için tasarlanmıyor. Sürekli olarak sormalı, her şeyi önden halletmelisiniz, hiçbir şeyi son dakikaya bırakmayın.
- Gitmeden hibenin %80'ini alıyorsunuz, para hesabınızı ona göre yapın.
Hoca/Lab/Startup/Şirket Bulmak
Yukarıda girişimler için bir site vermiştim, onu tekrardan aşağıda ekleyeyim.
Farklı ülkeler için ‘Accelerators in country X’ şeklinde aratırsanız bu tarz blog postları bulabilirsiniz.
Hoca ve Lab bulmak için, maalesef toplu herhangi bir yer yok, en azından ben bulamadım, bulan olursa iletirse sevinirim kendimi de güncellemiş olurum. US Times Higher Education listesinde en yukardan aşağıya doğru gidip üniversitelerin sizi ilgilendiren departmalarının laboratuvarlarına veya hocalarına teker teker bakmanız gerekiyor maalesef.
Bazı hocalar, spesifik olarak stajyer aradıklarını yazacaktır, onlarla kesinlikle ve kesinlikle iletişime geçin. Buna ekstra olarak, Türk hocalarla iletişime geçmek de işe yarayabiliyor, şansınızı istatistiksel olarak arttırdığını gözlemledik şu ana kadar kendi çevremde.
Şirket bulmak içinse, yine yukarıda kısaca bahsettiğim indeed veya glassdoor gibi sitelerde gezinebilir, gördüğünüz ilanlara bolca başvurabilirsiniz.
Birtakım Post-Covid Öngörüleri
Kendi çevremden gördüğüm kadarıyla, Covid-19 sonrası dönemde girişimlerin çokça sayıda stajyere ve çalışana ihtiyaç duyacak. Özellikle ücretsiz stajyer olarak başvurduğunuz girişimlerden kabul alma ihtimalinizin önceki yıllara göre yüksek olabileceğine inanıyorum.
Kötü bir haber ise, bu yıl uzaktan yapılan stajların önümüzdeki yıl yüz yüze olarak devam etme ihtimali bulunduğundan dolayı, eldeki slotların bir kısmının şimdiden dolduğunu düşünebilirsiniz, erken davranıp hızlı olmanın çok ciddi bir avantaj olduğunu söylememe gerek yoktur diye düşünmekteyim.
Formül
Buraya kadar geldiniz, neredeyse 10 dakikadır okuyor olmalısınız, eğer karşınızda olsaydım beni bu kadar uzun süre dinleyebildiğiniz için sizi tebrik ederdim. Dolayısıyla size elimden geldiğince bir kabul alma formülü hediye etmek istiyorum.
- Deneyin. Yazabildiğiniz kadar hocaya ve girişime yazın, başvurabildiğiniz kadar laba ve şirkete başvurun. Size her türlü danışmanlığı verebilir, öz geçmişinizi elimle yazabilir, mektuplarınızı proofread’leyebilirim, ama size bundan daha iyi bir tavsiye veremem. Umudunuzu kaybetmeyin, yeterince denerseniz kabul alacaksınız.
- Başvuru mektuplarınızda ve maillerinizde mümkün olduğunca kendine güvenli, ilgili ve spesifik bir dil kullanın. Şirketi/Üniversiteyi/Hocayı araştırın, onların çalışmalarına spesifik kavramlardan bahsedin. Gerçekten o yerde staj yapmak istediğinize ikna ettiğiniz zaman birisini, kabul alma ihtimaliniz çok artacaktır.
- Her yer için ayrı mektup/mail yazmak elbette mümkün değil, siz de insansınız. Mektuplarınızı yazarken parçalara ayırın, 1–2 paragrafını o spesifik şirket/üniversite ye ayırın.
Kabul Alma Şansını Yükseltmek
Yukarıda Formül kısmında kabul alma ihtimalinizi yükseltmek için bazı yöntemlerden bahsettim, burada da uzun vadede sağlamanız gereken bazı etkenlerden bahsedeceğim.
- Proje yapın, elinizden geldiğince kodlayın, tasarlayın, yarışmalara katılın, öz geçmişinize yazabilecek projelerinizi olabildiğince fazla tutmaya çalışın.
- Lisansta araştırma projesi yapmaya çalışın, bu konuda ayrı bir yazı yazacağım, ama hocalarınızla iletişime geçip samimi bir şekilde ben sizle araştırma yapmak istiyorum dediğinizde reddedilme ihtimaliniz ciddi anlamda düşük, lisansta yapabileceğiniz en iyi şey bir hocayla akademik çalışmak yapmak olacaktır.
- Ortalamanızı yüksek tutun. Her ne olursa olsun, 2 aynı kişiden ortalaması yüksek olan her zaman önde olacaktır. Kesinlikle ön planda bir etken değil, ama sizin için her daim faydalı.
Kabul Aldıktan Sonra Yapılacaklar
Bu yazı an itibariyle 10 dakikayı geçtiğinden dolayı, bu kısmı ayrı bir yazıya bırakmaya karar verdim.
Sonuç
Benim için yazması aşırı zevkli bir yazıydı, umarım okuması da zevklidir. Her türlü yorumunuzu, sorunuzu alpkeles99@gmail.com adresine bekliyorum, buradan da yazabilirsiniz.
En temelde, kabul almak bir ilgi ve çaba işi, kendi çevremde 4.0 la Türkiye’de staj yapan da var, 3 ortalamayla yurt dışına kabul alan da. Yeterince ve doğru şekilde uğraştığınız takdirde, güzel sonuçlara ulaşacaksınız. İnanmıyor olabilirsiniz, ben de başta inanmamıştım, şans eseri denedim ve başardım, siz de başarabilirsiniz.