ODTÜ’de Uzaktan Güz Dönemi Nasıl Bitiyor.

Alperen Keleş
5 min readJan 16, 2021

--

Merhabalar, ben Alperen, ODTÜ’de son yılım, okulumu daha iyi bir hale getirmek için çabalıyorum. Benle birlikte, yaklaşık 15 kişilik bir ekip de çalışmaya devam ediyor. Bu yazıda, aşağıda linkini verdiğim çalışmayı neden, nasıl yaptığımızı, sonrasında nasıl devam ettiğimizi, aldığımız destekleri, önümüze konulan duvarları, aldığımız sonuçları açıklamaya çalışacağım. Neden derseniz, bilinsin istiyorum, biz ne başarmış ya da başaramamış olursak olalım, insanlar süreci tüm şeffaflığıyla bilsin istiyorum.

Gelin sizle gaz ve toz bulutundan bir yolculuğa başlayalım, en başa.

Her şey, Instagram’da iki adet anonim sayfanın benle iletişime geçmesi ile başladı. Öğrencilerin yaşadığı problemlerle ilgili çok sayıda mesaj almışlar, benim de daha önceden öğrenci problemleriyle ilgilendiğimi bildikleri için, başta Pass/Fail olmak üzere acaba güz dönemini iyileştirmek için neler yapılabilir, bunu sordular.

Rektörlüğün dönem başında bu dönem Pass/Fail uygulanmayacak mailini de göz önüne alarak, Pass/Fail gelme ihtimalinin düşük olduğunu söyledim, ama yine de bu problemleri ortaya koymanın iyi olacağını düşünüp, hızlıca bir anket hazırladım. Anket üzerinde kısaca tartıştıktan sonra anketi paylaşmaya başladık.

Anket, beklentimizin üstünde ciddi bir katılım aldı. Bu noktada, ben çalışmayı üzerime aldım, anketin linkini çevremde paylaşıp, beraber bu konuda çalışmak isteyenleri davet ettim, yaklaşık 15 kişilik bir ekip oluşturduk.

Bu ekip ile birlikte, 4500 anket cevabını aramızda bölüştük, teker teker tüm yorumları okuduk, istatistikleri yorumladık, anahtar problem ve çözümleri belirledik, bunları yukarıda linkini attığım yazıda paylaştık.

Bu yazı, yine beklediğimizin çok üstünde tepkiler aldı. An itibariyle yaklaşık 12400 kişi tarafından okunan yazı, farklı okullardaki gerek öğretim üyeleri, gerek öğrenciler tarafından beğenildi, yine ODTÜ’de pek çok öğretim üyesi ve öğrenci tarafından desteklendi.

Yazıyı ODTÜ’deki tüm senato üyeleriyle, üniversite yönetimiyle ve bölüm başkanlarıyla paylaştık, sonrasındaysa yazıdaki önerilerimizin üniversite çapında uygulanması için bir imza kampanyasının yanı sıra Twitter üzerinden #ODTÜBizleKararVer diyerek Türkiye gündeminde 4. sıraya yerleştik.

En sonunda, 5000 anket yanıtı, 1 analiz raporu, 4400 imza, 6000+ tweet’in ardından, olası bir senato toplantısında öğrencilerin argümanlarının iyi bir şekilde duyulması için senato hocalarıyla görüşmeler yapmaya başladık. İlk olarak, ODTÜ Uzaktan Eğitim Merkezi ile görüştük.

UZEM ile olan toplantımız, bizim için yol haritamızın belirlenmesi anlamında önemli bir nokta oldu. Hocalarımızın dersle ilgili aldıkları konularda kürsü dokunulmazlığı kapsamında özerk olduklarını daha net bir şekilde anladık, bu sebeple çözüm önerilerimizden sınavlar, dersler ve ödevlerle ilgili olan, kopya gibi problemlere karşı oluşturulanları bir kenarda tutup, senato üyeleri ile Pass/Fail ve Withdraw/Drop haklarının neden önemli olduğunu, öğrenciye nasıl faydaları olabileceğini, ve bu hakların varlığına dair çeşitli argümanları anlatmaya başladık.

Hocalarımızla olan toplantılarımızda, her zaman belirttiğimiz en önemli nokta, bizlerin herhangi bir hak talebinde bulunmaması idi. Bizim asıl istediğimiz, bu bahsettiğimiz hakların yapılacak senato toplantısında tartışılması, ve bizim argümanlarımızın ve fikirlerimizin o tartışma masasında yerini alması, öğrencilerin perspektifinin tartışmanın içerisinde bulunabilmesi idi.

Eğitim-öğretim bir yana, toplumsal hayatta yaşanan en büyük problemlerden birisinin çeşitli “tarafların” karşı tarafın bakış açısına uzak kalması, onların problemlerini ve problemlerinin sebeplerini anlayamaması, yeterli seviyede empati kuramaması olduğunu düşünüyorum.

Bu sebepten dolayı, hocalarımızla aramızdaki iletişimi güçlendirmek, onları anlayabilmek, empati kurabilmek, onların da karşılıklı olarak bizim düşüncelerimizi daha iyi anlaması için ciddi bir çaba gösterdik, ve çok ciddi bir mutlulukla söyleyebilirim ki şahsi görüşüme göre bunu başardık.

Tüm toplantılarımızdan aşırı moralimiz yüksek derecede, dinlenildiğimizi hissederek ayrıldık. Hiçbir zaman bize üstten bakıldığını ya da bize karşıt bir tutum sergilendiğini görmedik, hissetmedik, toplamda senatodan 9 adet hocamızla Pass/Fail, Withdraw/Drop haklarının yanı sıra eğitimdeki problemlerin kök sebeplerine dair tartışmalar yaptık, öğrendik, kendimizi geliştirdik, fikirlerimizi ortaya döktük.

Bu süreçte bizle görüşen, maillerimize cevap veren, ilgisini gösteren, bizlere vaktini ayıran tüm hocalarımıza, tekrardan teşekkür etmek istiyorum. Yalnızca senato üyeleri değil, çeşitli bölümlerden hocalarımız da bizlere ihtiyaç duyduğumuzda tavsiyeler verdiler, problemlerimizi dinlediler, onları da burada dışarıda bırakmanın haksızlık olacağını düşünüyorum.

Bu noktada, rektörlükten bir hocamızla görüşmemizin ardından, rektörlüğün hızlı bir karar ile “arttırılmış dersten çekilme hakkı” verdiğinden bahsetmek gerekiyor. Öğrencilere, normal dersten çekilme hakkına ekstra olarak, 1. sınıf derslerini de kapsayan, finallerin başlangıcına kadar süre verilen ve 2 dersten çekilme hakkı tanıyan bir paket sağlandı.

Bu hak, her ne kadar bizim için mutluluk verici olsa da, sonrasındaki süreçte maalesef bizim argümanlarımıza karşı bir argüman olarak kullanıldı.

Dersten çekilme hakkının sağlanmasını takip eden süreçte, üst düzey rektörlük yöneticilerine attığımız maillere cevap alamadık, görüşme ricalarımız reddedilmedi, direkt olarak cevapsız bırakıldı. Bu ricalarımızı hem çeşitli hocalarımız üzerinden, hem defalarca mail üzerinden iletmemize rağmen, bize herhangi bir dönüş sağlanmadı.

15 Ocak günü, yine bir senato üyesi hocamızla birlikte yaptığımız bir toplantı esnasında, daha önceden görüştüğümüz bir hocamızdan, rektörlükten dersten çekilme hakkı verilmesine dayandırılarak bu dönem Pass/Fail hakkının verilmemesine karar verildiğine dair bir mail aldık. Hocamıza süreçteki tüm destekleri için çok teşekkür ettik, bu teşekkürümüzde de sonuna kadar samimiyiz, ancak içinde bulunduğumuz durumu bir tık daha net bir şekilde ortaya koymak gerek.

- Senato üyelerinin neredeyse yarısıyla, sınavlarımızın, ödevlerimizin, günlük yaşamımızdaki meşgalelerimizin arasında tek tek görüştük, argümanlarımızı açıkladık, problemlere ve çözümlere dair önerilerimizi dile getirdik, onların fikirlerini dinledik ve ortak bazı sonuçlara varmayı başardık, toplantılarımızın tamamında olumlu dönüşler aldık.

- Üst düzey rektörlük makamına birkaç farklı günde ve saatte birkaç farklı mail attık, buna ekstra olarak yazılı bir dilekçe ilettik, bu süreçlerin hiçbirisinde bir dönüş alamadık.

- Bizim asıl ricamız, bir hakkın verilmesinden ziyade, bu hakkın tartışılması, ve tartışılırken bizim argümanlarımızın masada olması iken, Pass/Fail hakkında bir senato toplantısı yapılmadı.

Bu noktada, rektörlük makamına olan sitemimizi açıkça ortaya koymak gerektiğini düşünüyorum. Bizler öğrenciler olarak, büyük çevreler tarafından takdir edilmiş bir çalışma ardından, rasyonel temeller üzerine kurulu problemler ve çözüm önerilerini üniversite yönetimimizle paylaşmak istedik. Çabalarımızı yanıtlayan pek çok hocamız oldu, ancak üst yönetimin iletişim çabalarımıza cevap vermemesinin ardından senato toplantısının yapılmaması, atılan 4421 imzayı, yanıtlanan 5000 anketi, atılan 6500 tweet’in görülmemesi demektir.

Bu süreçler sonucunda attığımız maillere yine dönüş yapılmayıp, iletişim çabalarımızın üst yönetim tarafından cevapsız bırakılması da, bizde öğrencilerin rektörlük tarafından yeterli saygıyı görmediği düşüncesini oluşturmakta, ODTÜ gibi Türkiye’de önde gelen bir eğitim kurumunda bu şekilde bir durumun düşüncesi bile korku uyandırmaktadır.

Bu süreçleri, öğrenciler istedikleri olmayınca üslup ya da bakış açısı değiştirdiler gibi görmemek gerekir. Sürecin başından beri tamamen gönüllü şekilde diğer öğrencilerin hayat standartlarının iyileştirilmesi için çaba gösteren bir grup öğrenci, düşüncelerinin duyulmasını, fikirlerinin tartışılmasını şahsi fikrimce hak etmektedir. Bunun olmaması üzücü ve kaygı vericidir.

Bu süreçte, kaygı verici olan tek nokta, rektörlüğün tepkisi değil, maalesef ki aynı zamanda öğrencilerin inançsızlığı ve umursamazlığıdır. Diplomatik ve demokratik kanallar aracılığıyla yürütülen bu süreçte, ODTÜ öğrencisi yeterli desteği ve birleşimi bence gösterememiştir. 4.000 imzanın, ODTÜ gibi bir okulda 10.000 gibi sayıları aşabilmesi, Twitter üzerinden yürütülen kamuoyunun çok daha kalabalık olabilmesi gerekirdi. ODTÜ üzerindeki iletişim kanallarının, öğrencilerin birbirine, hocalara ve yönetime karşı olan bakış açılarının daha yapıcı şekilde geliştirilmesi, yapıcı yorumların okul genelinde daha sık, daha etkili ve daha ciddi şekilde yapılması gerekmektedir. Bizler ancak, bu süreçleri doğru şekilde yürütür ve ilerletirsek, bir okul olarak, özerk bir toplumsal yapı ve kültür olarak kendimizi geliştirebiliriz.

Bu yazımı bitirirken, öncelikle benle birlikte bu süreci yürüten 15 kişiye, sonrasında bizle iletişime geçme nezaketini gösteren başta senato üyesi hocalarımız olmak üzere tüm hocalarımıza, süreç boyunca bizi destekleyen, imza/anket/twitter katılımı gösteren tüm öğrenci akranlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Benim için öğretici, içimi doldurucu, mutluluk verici bir yolculuktu, sonucu ne olursa olsun pişman değilim, hepinize çok teşekkürler.

--

--

Alperen Keleş
Alperen Keleş

Written by Alperen Keleş

PhD Student at University of Maryland College Park working on Programming Languages. Chess player, coder and your friendly neighborhood writer!

No responses yet