Lisans Araştırmaları: Giriş Rehberi
Bu yazıya küçük bir dipnotla başlamak iyi olacaktır diye düşünüyorum. Elbette ki kendime bir araştırmacı diyecek niteliklere sahip değilim. Bu işe benden çok daha vakit harcayan, içerdiği zorlukları ve fırsatları çok daha iyi bilen pek çok kişiyi de tanıma fırsatı buldum. Ben bu yazıda, kendi bakış açımdan sizlere faydalı olabileceğini düşündüğüm pek çok konudan bahsetmeye çalışacağım, her zaman haklı olmayabilirim ya da anlattığım doğru olmayabilir, bu durumlar için şimdiden sizlerden özür diliyor, böyle bir duruma düştüğümü fark ederseniz benle iletişime geçmenizi en içten duygularımla rica ediyorum.
Lisans Araştırması Nedir
Bildiğiniz gibi her geçen yıl hem sektörde hem de hayatta standartlar daha da yükseliyor, başarının sınırları yeniden çiziliyor, bizden öncekilerden daha fazlasını bilmemiz, daha çok çalışmamız, daha iyi işler yapmamız bekleniyor.
20 yıl önce bir lise diplomasının yettiği durumlara artık üniversite diploması istenirken, bir zamanlar staj gerekliliği yokken günümüzde 2 stajın yetersiz görülmesi, üzerine 3–4. stajların beklenmesi de köklü değişimin en ciddi örneklerinden bazıları.
Hal böyleyken, elbette akademi de eskiden bulunduğu yerde durmuyor. Bir zamanlar iyi bir ortalamayla mezun olmanın başarılı bir öğrenci olmak anlamına geldiği üniversitelerde artık yaptığımız projelerin yanı sıra, lisans araştırmaları denen görece yeni bir kavramla karşı karşıyayız.
Elbette önceki yıllarda da lisans araştırmaları kavramı mevcuttu, ancak bir zamanlar seçkin birtakım öğrencinin içinde bulunduğu bu komünite zamanla ana akım bir hal almaya başladı, önümüzdeki yıllardaysa iyi bir öğrenci sayılmak için en önemli gerekliliklerden birisi olacak gibi duruyor, yazının ilerisinde de bahsedeceğim gibi yüksek lisans/doktora başvurularında vazgeçilmez bir noktaya çoktan gelmiş bulunmakta.
Tarihinden ve öneminden bahsettik, biraz da ne olduğuna değinmek gerek. Lisans Araştırması, üniversite öğrencilerinin lisans öğrenimleri döneminde bölümlerindeki akademisyenlerle birlikte, onların projelerine katkıda bulundukları, onlarla birlikte akademik projeler üzerine çalıştıkları ve sonucunda makaleye doğru ilerleyen bir süreç.
Yüksek Lisans/Doktora ve iş başvurularında öğrenciyi ciddi anlamda öne geçiren bir süreç olmasının yanı sıra hem öğretici, hem vizyon açıcı, hem yorucu, hem de eğlendirici bir süreç. Yazıya önce kendi yolculuğum hakkında biraz bilgi vererek başlayacağım, belki kendinizden korkular ya da benzer düşünceler görür, cesaret ve motivasyon kazanırsınız umuduyla.
Benim Yolculuğum
Lise yıllarımda yaptığım TÜBİTAK projelerinin bana kattıkları sonucunda, 1. sınıfta ODTÜ’ye geldiğim andan itibaren bir araştırma projesinde yer almak için çaba gösterdim.
İlk 3 dönemim boyunca 1 hocamla konuşup her seferinde daha “erken” olduğu yorumunu aldıktan sonra, 4. dönemimde başka bir hocanın tecrübesizliğime rağmen ilgimi görerek beni kabul etmesi sonucu, ilk kez üniversite çapında akademik bir çalışmada bulunma imkanı buldum.
Bu çalışma, benim için hayatımda ciddi anlamda yeni bir çağın başlangıcı oldu. Beni çok ciddi şekilde geliştirmesinin yanında, hayal bile edemeyeceğim çok farklı kapılar açtı bana.
Almanya’daki ilk stajım, ilk yayınlanmış makalem, Amerika’daki ikinci stajım, ve şimdi de bir lisans öğrencisi olarak doktoraya başvurabilmem, bunların hepsi iyi niyetli yol gösterici bir hocamın bana duyduğu basit bir güvenin ardından ortaya çıkan çılgın, yorucu, bir o kadar da güzel ve mutluluk dolu bir yolculuğun sonuçları. Hayatımda aldığım en iyi kararlardan birisinin lisansta araştırma yapmak olduğunu düşünüyorum, kendinde bu motivasyonu bulabilecek olan herkese de her aklıma gelen vakitte tavsiye ediyorum, hatırlatıyorum.
Lisans Araştırması Yapmak Size Ne Katar
Bu noktada fırsatları bir kenara bırakıp, kişilik olarak size neler kattığını, sizi nasıl değiştirdiğini anlatmaya çalışacağım biraz.
Öncelikle gerçek bir araştırma problemiyle uğraşmaya başlamadan önce aklınıza tutmanız gereken bir şey var.
Şu ana kadar üzerinde çalıştığınız tüm problemlerin bir çözümü vardı, artık yok.
Araştırma problemleri, doğaları gereği yeni bir ufuk, yeni bir bakış açısı, daha önce keşfedilmemiş bir yol içerir. Bu yolda ilerlerken, yeri geldiğinde saçlarınızı yolacak, yeri geldiğinde bir çözüm bulduğunuzda sevinçten çığlıklar atacak, yeri geldiğinde elinizdeki kalemi bir kenara atıp pes edecek, yeri geldiğindeyse kendinizi toplayıp, bilimi bir adım daha ileri götürme fırsatı bulacaksınız.
Okumanız, okuduğunuzu anlamanız, anladığınızı özümsemeniz gerekecek.
Düşündüklerinizi somutlaştırmayı, başkalarına anlatmayı, hatalarınızı kabul etmeyi, yapıcı eleştiriyi kabul etmeyi ve yapıcı eleştiri verebilmeyi öğreneceksiniz.
Sizden yıllarca daha tecrübeli insanların bakış açılarını birebir görebilme, onlardan öğrenebilme fırsatınız olacak. Belki de hayatınızda ilk kez kendinize mentör dediğiniz birilerini bulacaksınız, siz ne zaman hata yaptım deyip kabuğunuza çekilmeye kalksanız, sizi cesaretlendirip bir adım daha atabilmenizi sağlayacaklar.
Hayatınızda gördüğünüzden çok daha kompleks teoriler okuyacak, anlamaya ihtimal bile vermeyeceğiniz konuları anlayacaksınız, kendinizi o kadar geliştireceksiniz ki, hayallerinizin bile ötesinde başarılara sahip olabilme şansınızın olduğunu görecek, yarınınıza dair umutlarınızı güçlendirecek, gözlerinizi dünyaya daha bir geniş açacaksınız.
Lisansta araştırma yapmanın insana sağladığı fırsatlar, faydalar saymakla bitmez, ancak elbette bilmek gerek ki bunların hiçbirisi bedelsiz gelmeyecek. Bu motivasyona sahipseniz kendinizi yormanız, vaktinizi ve enerjinizi harcamanız gerekecek, gelin biraz da bundan bahsedelim.
Lisans Araştırması Yapmak Size Ne Kaybettirir
Üniversite yüzlerce farklı fırsata sahip, sizi kararsız bırakan, yeri geldiğinde pişmanlığa uğratan bir ortam. Topluluklara katılıp turnuvalara gidebilir, yardım kampanyalarına yardım edebilir, sizle aynı ilgiye sahip insanlarla eğlenebilir, binlerce kişinin katılacağı etkinliklerin organizasyonunda yer alabilirsiniz; erken yaşta işe atılabilir, kazandığınız parayla pek çok kişinin hayal edemeyeceği kadar güzel ve rahat bir üniversite hayatı yaşayabilirsiniz; derslerinize düzenli ve odaklı şekilde ilerleyip, mezuniyetten sonra iyi bir şirkette işe girme şansınızı arttırabilirsiniz; gençlik yıllarım bir daha mı gelecek deyip, kendinizi eğlenmeye, dinlenmeye, kendinizi keşfetmeye ayırabilirsiniz; benim yazımı okuyup, bu da güzel bir şeymiş aslında deyip lisansta araştırma yapmaya atılabilirsiniz.
Ama bunların hepsini aynı anda yapamazsınız.
Her ne olursa olsun, gün 24 saat haftaysa 7 gün. Derslerinizi geçmeniz, hayatınızı yaşamanız, sosyal hayatınızı dengelemeniz gerek. Bu zaman yönetimi herkes için farklı olmakla birlikte, önceliklerinizi belirlerken lisans araştırmalarına ciddi bir önem vermezseniz, maalesef sonunda bir noktaya gelmeniz çok da mümkün olmayabilir.
Lisans araştırması, ciddi bir şahsi motivasyonun yanı sıra iyi bir gelişim için ciddi bir vakit gerektirmekle birlikte, kısa vadede sonuçlarını çok da fark edebileceğiniz bir süreç değil. Bu sürece ciddi emek gösterip, kendi vaktinizden harcadığınızda, iyi sonuçlar alabileceğinizi şahsi gözlemlerimle çok yüksek ihtimallerle garanti edebilsem de, elbette sonunda alacağınız karar sizin.
Bu yüzden, lisans araştırması gibi bir sürece adım atmadan önce, kendi kendinize öz eleştiri yapmanızı, geleceğe dair umutlarınızı değerlendirmenizi, bunun sürecinde hocalarınızla iletişime geçip bir sürece başlamanızı tavsiye ediyorum, böylesi bence çok daha yararlı olacaktır.
Yüksek Lisans / Doktora ile Lisans Araştırması İlişkisi
Bir lisans araştırmasına giriş sürecine geçmeden önce, son bir dem motivasyon üzerine konuşalım. Lisans Araştırmaları, yüksek lisans/doktora başvurularındaki en önemli faktörlerden bir tanesi.
Lisansta araştırma yapmak, okulun alım komitesine sizin akademi ile daha önce ilgilendiğinizi, kararınızı gözü kapalı bir seçimden ziyade belli bir tecrübe üzerine verdiğinizi gösterir. Buna ek olarak, projenizin sonuçlarının halka açık bir proje olarak paylaşılması, sizin daha önceden yaptığınız işlerin şeffaf şekilde sunulmasını özgeçmişinizde yazan 2 cümleden çok daha derin ve detaylı şekilde sağlar.
Bu başvurularda, iki ya da üç farklı kişiden referans istenir, bu referansların akademiden olması ve sizi iyi tanıması çok ciddi faydalıdır. Staj yaptığınız iş yerindeki mentörünüzdense, dersini aldığınız, sonrasında birlikte çalışma yaptığınız profesörünüzün size yazdığı referans mektubu, sizi çok daha ileri atacaktır. Aynı şekilde, son dakika referans mektubu arayışına kapılan pek çok kişi daha önce iyi notlar aldıkları ya da derste parladıklarını düşündükleri hocalarıyla iletişime geçecekken, sizin sizi birebirde tanıyan, karakterinizi ve düşüncelerinizi bilen, sizle ilgili samimi, gerçekçi ve güçlü bir referans mektubu yazabilecek bir hocaya sahip olmanız, hem sizin motivasyonunuzu ve özgüveninizi arttıracak, hem de başvurunuzu güçlendirecektir.
Konu ve Hoca Seçimi
Bu noktada, artık araştırma yapmak istediğinizi, bu konuda kendinizi motive ettiğinizi varsayalım. Bölümünüzde pek çok akademisyen var, çoğunu tanımıyorsunuz, konularına baktığınızda size hem yabancı, hem de korkutucu geliyor, hangi akademisyenle çalışmalısınız, kimle iletişime geçmelisiniz?
Özellikle 1 ve 2. sınıfta, spesifik konularda ders almamış bir lisans öğrencisi olarak bir alan seçimi yapmanız ciddi anlamda zor. Üçüncü sınıfta bile konuların yalnızca giriş derslerini almış, ileri seviyede branşlaşmaya karşı genelde pek de bilgi sahibi olmuyoruz, bu sebeplerden dolayı hoca seçiminin yanı sıra konu seçimi de ciddi bir problem haline geliyor.
Bu noktada alabileceğiniz birkaç aksiyon var. Bunlardan en basiti üst dönemlerden konularla ve alanlarla ilgili bilgi almak. Belki şanslıysanız daha önce araştırma yapan birilerine denk gelirsiniz(ben gelmiştim) ve onlardan konular ve hocaların yanı sıra sizin bölümünüzde bu süreçlerin işlenmesi üzerine bilgi alabilirsiniz.
Bir sonraki noktada, tanıdığınız mezun varsa onlarla konuşabilir, diğer durumlarda internetten bölümünüzden çıktığınızda yapabileceklerinize dair blogları, videoları, bilgilendirici yazıları araştırabilirsiniz.
Bu iki yöntem daha az korkutucu olmakla birlikte, elbette her zaman mümkün olmayabilir. Bu noktada daha önce dersini aldığınız herhangi bir hocayla ya da lisans danışmanınızla iletişime geçerseniz, size çok yüksek ihtimalle seve seve yardım edecektir. Hocalar alan önermenin yanı sıra, size kendileriyle birlikte çalışma fırsatı verebilir, ya da diğer hocaları önerebilirler.
Bu süreçteki en önemli noktalardan birisi ise pes etmemeniz gerek, pek çok mesajınız, e-postanız cevapsız kalabilir, dürtmeye, başkalarını arayıp yazmaya devam edin. Benim twitter üzerinden yurt dışındaki pek çok hocayla bile konuşmuşluğum, danışmışlığım var defalarca. Genel kanının aksine, pek çok akademisyen egoist olmaktan bir o kadar uzak, çok da mütevazi, fedakar ve yardımsever insanlar. İlgili ve samimi bir öğrenciye yardım etmekten çekinmeyeceklerine size garanti verebilirim.
Hocalarla İletişime Geçmek
Belki günlerce araştırdınız, yeterli cesareti bulmak için haftalarınızı harcadınız ve sonunda anlaşabileceğinizi düşündüğünüz, belki konularının, belki de kendisinin sizin için uygun olduğunu gördüğünüz bir hoca buldunuz, ne yapmalısınız.
Yapabileceğiniz ilk ve en iyi şey kendisiyle en kısa sürede yüz yüze konuşmak. Bir dersinin çıkışında olur, bahçede çay içerken karşılaştığınızda, bölümde otururken aklınıza geldiğinde odasının kapısına tıklayarak. Bu konuşmadaki amaç, bir sonraki aşamada atacağınız mailin bir yüz ile eşleştirilmesini, hocanın sizinle ilgili bir ön izlenim sahibi olmasını sağlamak olmalı.
Hocaya böyle bir ilginiz olduğundan, onun için uygun olan herhangi bir günde görüşmenizin sizin için çok faydalı olabileceğinden bahsedin, ve eğer onun için de uygunsa mail ile iletişime geçip geçemeyeceğinizi sorun.
Bu görüşmenin sonunda eğer pozitif bir cevap alırsanız, hocayla iletişime geçebilir, uygun bir günde buluşma ayarlayabilirsiniz. Bu buluşmada, mümkün olduğunca samimi olmalı, kendinizi olmadığınız biri gibi göstermekten, yapmadığınız şeyleri yapmış ya da bilmediklerinizi biliyormuş gibi görünmeye çalışmaktan kesinlikle kaçınmalısınız. Pek çok kez unutulsa da, o zamana kadar binlerce öğrenci tanımış, sizin üzerinize yaklaşık 30 yıllık bir hayat tecrübesine sahip, en az sizin kadar, yüksek ihtimalle sizden çok daha zeki bu insanları kandırmaya çalışmak, çoğu zaman beyhude olacaktır.
Eğer reddedilirseniz, pes etmeyin. Farklı hocalarla iletişime geçmeye devam edin, motivasyonunuzu kaybetmeyin, hatta ve hatta bunu diyecek kadar ileri gideyim beni hatırlayın. 3 dönem boyunca aynı hocaya sorup reddedildikten sonra, şanslı bir anda başka bir hocayla çalışmamın benim yolumu nasıl değiştirdiğinizi hatırlayın, siz de kendi yolunuzu değiştirin, kendinize çok daha iyi, çok daha parlak bir gelecek çizin.
Eğer yüz yüze görüşme şansınız hiç yoksa, hocanıza ilginizi ve alakanızı sebepleriyle uzatan az ve öz bir mail ile ulaşabilirsiniz, cevap gelmezse 1 haftaya yakın bir süre sonra dürtme maili atmaktan çekinmeyin, kaba olarak görülmekten ziyade bir nezaket olarak görülür.
Mail Taslağı
Sizlere küçük bir mail taslağı verip, son sözlerimi yazıp yazımı bitireyim.
Merhabalar Sayın __ Hocam,
Ben Alperen Keleş, ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği 4. sınıf öğrencisiyim. Yakın zamanlarda bir lisans öğrencisi olarak akademik çalışmalarda rol alabileceğimizi öğrendim, bölümümüzdeki branşlaşma imkanlarını araştırdığımda sizin alanınız olan ____’in benim için uygun olabileceğini düşündüm. Eğer sizin için de uygun olursa müsait bir zamanınızda sizle görüşmeyi, sizin çalışmalarınıza rol almayı çok isterim. Eğer ilgilenirseniz transkript ve özgeçmişimi de mailime ekliyorum.
Saygılarımla,
Alperen Keleş
Yukarıdaki gibi basit bir mailin ne kadar güçlü olduğunu bilseniz şaşırırsınız. Kendinize göre kişiselleştirin, gerekli detayları ekleyin, ve hocalarınızla iletişime geçin. Bu noktada tek uyarım, lütfen ve lütfen insanları spamlamayın. Karşınızdaki insanlar da birbirleriyle iletişim halinde, bunu yaptığınızda fark edecek kadar da zeki insanlar, ilginizi çeken hocalara mail atmanız pekala yeterli olacaktır.
Kapanış
Lisans araştırması, yazıda defalarca bahsettiğim gibi bir insanın girebileceği en güzel ve önü en açık yollardan birisi. Kendinizde farklı yönler keşfedecek, hayatı farklı açılardan görme fırsatı yakalayacak, normalde tanımayacağınız pek çok insanla tanışacak, hayal etmeyeceğiniz imkanlarla karşılaşacaksınız.
Normalde bu yazıya, araştırmaya başladıktan sonraki süreçle ilgili bilgileri de koyacaktım, ancak bunu bir giriş rehberi yapmanın daha uygun olacağına karar verdim. En kısa zamanda devamını da yazıp, sizlere akademiye girişteki zorlukları yenmeyi, önünüzdeki görmediğiniz fırsatları görmeyi göstermeye çalışacağım.
Buraya kadar okuduğunuz, benle olduğunuz için çok teşekkürler. Yorumlarınız ve sorularınız için bana her zaman alpkeles99@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.