Doktora Başvuruları: Kapsamlı Rehber
Daha önceki yazılarımda da kısaca bahsettiğim gibi, geçtiğimiz dönem içerisinde 7 doktora başvurusu yaptım, bunlardan 2 tanesinden ise kabul aldım, önümüzdeki dönem itibari ile University of Maryland, College Park ta doktora öğrencisi olarak başlayacağım. Neredeyse geçtiğimiz Ağustos ayından beri süren bu süreç, çoğu yerinde gergin, kaygı verici ve yorucu olsa da, ulaştığım sonuçlardan sonra bunların hepsine değdiğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Ancak her ne kadar ben bu süreci sancılı yürüttüysem de, sizler aynı hataları yapmak, aynı sıkıntıları yaşamak zorunda değilsiniz. Kendi tecrübelerimi, yeri geldiğinde güleceğiniz, yeri geldiğinde üzüleceğiniz şekilde önerilerle karılmış bir şekilde ortaya koymaya çalışacağım. Umarım hem keyifli, hem de bilgilendirici bir yazı olur.
Öncelikle, asıl sorudan başlayalım, neden doktora? Genel olarak akademide kalma ile ilgili düşüncelerimi ve gözlemlerimi içeren bir yazımı aşağıda sizlerle paylaşıyorum. Bu paragrafta bahsedeceğim asıl nokta, neden yüksek lisans değil de direkt doktora olacak.
Açıkça konuşmak gerekirse, en temel sebep finansal kaygılar. Direkt doktora dediğimiz sistem, Avrupa’da geleneksel olarak 4 yıl olan doktora sürecinin 6 yıla uzatıldığı, pratik olarak baktığınızda Yüksek Lisans + Doktorayı tek bir kalemde okuyor olduğunuz bir sistem.
Burada asıl önemli olay, yüksek lisans programları varsayılan halde burslu değil, dolayısıyla aşırı rekabetçi bir ortamda okula kabul almanın yanı sıra burs almak için de çabalamanız gerekiyor, ve her bölüm çok az sayıda öğrenciye kapsamlı(yaşama giderlerini de içeren) burs veriyor. Diğer yandan, doktora programları varsayılan olarak sizi bir araştırmacı olarak gördüğünden mütevellit, neredeyse her zaman(benim gördüğüm her programda bu şekildeydi) okul ücreti ödemiyor, üzerine öğretim veya araştırma asistanı olarak maaş alıyorsunuz.
Döviz kurlarının durumu ortada iken, ilave bir finansal kaynağa ihtiyaç duymadan kendi kendinizi fonlayabiliyor olmanız, yüksek lisans direkt doktora karşılaştırmasında doktora için çok ciddi bir avantaja dönüşüyor.
Şahsi gözlemlerime göre, bu sistem ülkemizde aşırı bilinmiyor(ki Türkiye’de de direkt doktora yapabiliyorsunuz), Amerika genelinde ve Avrupa’daki Amerikan ekolünü uygulayan(EPFL, MPI) gibi bazı okullarda yapabiliyorsunuz.
Ayrıca, Avrupa’da başvurmak istediğiniz okul direkt doktora desteklemiyor ise(çoğu desteklemiyor olacak), hala o okula yüksek lisans dereceniz olmadan doktoraya gitme ihtimaliniz var.(anladığım kadarıyla aşırı düşük) Ben bu şekilde bir kabul almış idim, karşılaştırdığımda 4 yıllık bir doktora sürecinin benim için yeterli olmadığına karar verdiğim için vazgeçtim. Eğer ki çalışmak istediğiniz konudan eminseniz, danışman hocanız ile iyi çalışabileceğiniz bir geleceği belirli bir kesinlikle görebiliyorsanız, denemenizi tavsiye ederim, neden olmasın?
Peki, diyelim ki doktoraya başvurmaya karar verdiniz, o halde şu an ne yapmalısınız?
Bir doktora başvurusunda, okula sağlamanız gereken 6 ana belge mevcut.
- Özgeçmiş
- Niyet Mektubu(Statement of Purpose/Research Statement)
- Referans Mektupları(2 ya da 3 adet)
- Dil Sınavı Sonuçları(TOEFL, IELTS)
- GRE(Graduate Record Examination) Sonuçları(Her okul için değil)
- İlaveten bir de okulun başvuru formunu doldurmalısınız.
Bunların yanında, çeşitli okullarda aşağıdaki belgeleri de genelde sizin isteğiniz doğrultusunda başvurunuzu desteklemek için yükleyebiliyorsunuz.
- Yazım örnekleri
- Şahsi tecrübelerinizi anlatan çeşitli yazılar(Okuldan okula değişebiliyor içerikleri)
Özgeçmiş
Özgeçmiş hazırlamak için, yine önceki zamanlarda staj başvuruları için yazdığım özgeçmiş hazırlama rehberine göz atabilirsiniz.
Ancak tabii ki o yazıda staj için hazırlanan bir özgeçmişten bahsediyordum, dolayısıyla çok temel bazı farklılıklar olacak.
Doktora başvurunuzda gönderdiğiniz özgeçmiş ve niyet mektubunda, en üstünde durmanız gereken tema, araştırma odaklı olması. Doktora başvurusu, her şey bir kenara bırakıldığında, sizin hayatınızın en azından 5 yılını araştırma yaparak geçirecek olduğunuza dair bir beyan. Dolayısıyla yüklediğiniz her belgede, kurduğunuz her cümlede, sizi iyi bir araştırmacı yapacak olan özelliklerinizi vurgulamak, araştırma motivasyonlarınızı, araştırma tecrübelerinizi, araştırma iç görülerinizi ortaya koymak önemli.
csrankings.org sitesinde yer alan şu makalede bahsedildiği gibi, eğer araştırma odaklı bir başvuru yapmadıysanız, tecrübeleriniz iyi de olsa, başvurunuz iyi bir doktora başvurusu olarak görülmeyebiliyor.
Dolayısıyla özgeçmişinizi hazırlarken, araştırma projelerinizi, makale ve araştırma odaklı derslerinizi ön plana koymak, hangi detayları ekleyip hangilerini çıkaracağınıza karar verirken her zaman bu detay benimle ilgili bir araştırmacı olarak ne söylüyor sorusunu sormak çoğu zaman iyi bir fikir.
Niyet Mektubu(Statement of Purpose)
Türkçede her tipi niyet mektubu olarak geçse de, İngilizcede “Statement of Purpose(SoP)” diye geçen belge bir iş başvurusunda yazılacak “Cover Letter” ile tabii ki aynı yapıya sahip olmuyor. Kelime anlamıyla “Amaç Beyanı” anlamına gelen bu belgede, neden doktora yapmak istediğinizi, motivasyonlarınızı, tecrübelerinizi, sizi bu noktaya getiren yolu anlatmanız bekleniyor. Belgede kendinizden bahsetmenin yanı sıra, okulla olan uyumunuzu, o okulu seçmedeki motivasyonlarınızı da açıklamanız gerek. Başvurduğunuz bölümden hocaların profillerini ve projelerini incelemeli, ilginizi çeken 1 ila 3 arasında hocayla ilgili onlarla neden ilgilendiğinizi, hangi projelerinizden dolayı onlarla çalışmaya uygun olduğunuzu düşündüğünüzü, hocaların bulunduğu araştırma grubunda ilginizi çeken noktaları anlatabilirsiniz, anlatmalısınız. Doktora, her ne kadar okul da seçimde çok önemli olsa da, lisansın aksine aşırı danışmana bağlı bir sisteme sahip olduğu için, yanına başvurduğunuz hocaların sizle iyi bir uyuma sahip olabilmesi gerekiyor.
Dünyanın en iyi okullarından MIT(Massachusetts Institute of Technology), alım görevlilerinin ve öğrencilerin tecrübelerini anlattığı https://mitadmissions.org/blogs/ adlı bir bloga sahip. Bu blogda pek çok ilgi çekici yazı var, ancak benim de ilgimi çeken, tüm blogdaki en fazla okunan yazılardan biri olma onuruna sahip olmuş bir yazı mevcut. Bu yazı, bir mektubun içermesi gerekenleri bir alım görevlisinin bakış açısından anlatmanın yanı sıra, mektubun yapısına dair de güzel bir öneride bulunuyor.
“Here’s an organization I would recommend: (1) passionate hook; (2) segué to your background in the field; (3) specific classes by title and professors you have had (especially if well-known in the field); (4) related extracurricular activities (especially if they hint at some personal quality you want to convey); (5) any publications or other professional accomplishments in the field (perhaps conference presentations or public readings); (6) explanations about problems in your background (if needed); and (7) why you have chosen this grad school (name one or two professors and what you know of their specific areas or some feature of the program which specifically attracts you).”
Çevirecek olursam:
1- İlgi çekici ve tutkulu bir giriş
2- Alandaki arka planınıza dair bilgi
3- O konuda aldığınız spesifik dersler
4- Ders dışı aktiviteler(özellikle sizin ortaya koymak istediğiniz şahsi bir özelliği vurguluyorlarsa)
5- Profesyonel makale ve başarılarınız(konferans sunumları, yazılar)
6- Arka planınızdaki problemlerin(eğer varsa) açıklamaları
7- Neden bu programı seçtiniz?(1–2 hocadan, spesifik alanlarında ve bu programın sizi neden ilgilendirdiğinden bahsedin)
SoP, çoğumuz için hayatımızda yazdığımız en zor yazı. Çok ciddi bir miktarda bilgiyi 2 sayfalık bir metinde mümkün olduğunca araştırma odaklı yazmaya çalışmak, hiç kimse için kolay değil. Burada yapabileceğiniz en önemli, ve aynı zamanda kolay şey mümkün olduğunca geri bildirim almak. Arkadaşlarınıza, hocalarınıza mektubu atın, yorum alın, ben twitter’da gördüğüm ilgilenen bir hoca ile bile görüşüp ondan bile yorum almıştım. Her yorumu tabii ki kendi filtrelerinizden de geçireceğiniz için, kötü yorum diye bir şey yoktur, atabildiğiniz herkese atın.
Bir de, mükemmel olmasına aşırı aşırı takılmayın. Tabii ki iyi bir mektup başvuru için çok önemli, ama her zaman iyileştirecek bir şeyler bulacaksınız, mükemmel mektup diye bir şey mümkün değil. Dolayısıyla bir noktadan sonra kendinizi gerilmiş, kaygılı ve mektubun 22. versiyonunu yazarken bulabilirsiniz(yaşanmış hikaye), yapmamanızı tavsiye ederim. İyi bir mektup hazırladıktan sonra daha fazla hoca araştırmaya, daha fazla okula başvurmaya odaklanmak, mektubu daha iyiye götürmeye çalışmaktan daha verimli bir çaba olacaktır.
Mektup hakkında son bir cümle, tabii ki her başvurunuz için ayrı ayrı mektuplar yazmayacaksınız. Çoğu zaman, başvuruya göre alan, ülke ve okul spesifik kısımları değiştirmeniz yeterli olacaktır. Mektubunuzu hazırlarken bunları değiştirebileceğiniz bir şema ile hazırlarsanız, çok daha fazla okula çok daha hızlı başvurabilirsiniz.
Referans Mektubu
Dikkat etmeniz gereken diğer bir çok önemli nokta ise, referans mektupları. Hocalarımdan aldığım ve yine alım görevlilerinin yazılarından okuduğum bilgilere göre, referans mektupları başvuruda sizin niyet mektubunuz kadar, hatta daha da önemli. Dolayısıyla alacağınız iyi bir referans mektubu, sizin başvurunuzu hayal etmediğiniz kadar ileri taşıyabilir, düşük bir ortalamanın etkisini nötrleyebilir, ya da sizin anlattığınız iyi noktaları destekleyebilir.
İyi bir referans mektubu almak, maalesef ki çoğu zaman başvuru yapmaya karar verdikten sonra yapabileceğiniz bir şey değil. İyi bir referans mektubu, birebir tanıştığınız, mümkünse akademik bir çalışma yaptığınız, makale yaptığınız, yanında staj ya da lisans araştırması yaptığınız bir hocadan gelen bir mektup olacaktır. Sizi tanıyan, ancak beraber çalışmadığınız bir hoca, derslerinden iyi notlar aldığınız, projelerinde emek gösterdiğiniz bir hoca da elbette size referans mektubu yazabilir, ancak hoca sizi ne kadar az tanırsa, sizle ilgili anlatabileceği somut şeyler ne kadar az olursa, mektubun etkisi o kadar azalacaktır. Avrupa’da genelde 2, Amerika’da genelde 3 mektup isteniyor. Elbette her mektubun aynı derecede güçlü olmasına gerek yok, ama 3 mektubun en azından 1 tanesinin sizi çok iyi tanıyan bir hocadan gelmesi başvuru için ciddi derecede önemli.
Bunun için, özellikle daha üniversitenin erken dönemlerindeyseniz ve akademik kariyer düşünüyorsanız, lisans araştırmaları yazımda bahsettiğim gibi çalışmalar yapın, stajlarınızı mümkünse akademik birimlerde yapmaya çalışın, AdımODTÜ, METU EEE Star gibi akademik araştırma projesi programlarına katılın.
Eğer ki bu yazıyı daha geç bir tarihte okuduysanız, mümkünse dersinde proje yaptığınız, birebir sohbet etme fırsatı bulduğunuz, sizi belli bir seviyenin üstünde tanıyan, eğer şanslıysanız başvurduğunuz alanda çalışan hocalardan mektup almaya çalışın.
Benim Şahsi Tavsiyelerim
Buraya kadar yazdığım pek çok şey, internette hızlı bir araştırma ile biraz dağınık da olsa bulabileceğiniz, genel olarak genel geçer bilgiler idi. Bu noktadan sonrası tecrübelerime dayalı, benim yaptığım bazı şeylerin yapın, pek çok şeyi de yapmayın temalı bir yazı olacak.
Kendinize Bir Başvuru Yoldaşı Bulun
Süreçte benim için en rahatlatıcı nokta, hiçbir zaman yalnız olmamamdı. Ağustos’ta her şeye başlarken yakın bir arkadaşımla süreci beraber geçirmek için anlaştık, ve aylarca hocaları beraber inceledik, mailleri, mektupları, özgeçmişleri, başvuruları beraber hazırladık. Yeri geldi beraber üzüldük, yeri geldi beraber sevindik. Ancak ben ne zaman bırakacak gibi hissetsem, onun varlığı sayesinde motivasyonumu geri kazanma fırsatı buluyordum, aynı şekilde ben de olabildiğim kadar destek oldum. Yalnız olmadığını hissetmek, her açıdan insanı psikolojik olarak destekleyen, bu yorucu süreci sizler için keyifli hale getirebilecek bir durum.
Her Şeyi Erken Halledin
Ben maalesef, karakterim gereği kafamda belli görevleri arka plana atıp, çok geç olana kadar erteliyorum. Bu sebepten 3 okula başvurumu kaçırdım, yapmayın. Son teslim tarihlerini beklemeyin, başvurular açıldığı anda başvurmaya çalışın. Son teslim tarihinden önce başvurmanın bir diğer önemi ise hocalar referans mektuplarını siz başvuruyu yaptıktan sonra yüklüyor olacak, eğer geç yüklerlerse başvurunuz yanabilir, yanmasın. Bir şeyleri erken yapmak her zaman iyidir, doktorun dediğini yap yaptığını yapma misali, lütfen son dakikaya hiçbir şey bırakmayın.
Her Şeyi 3 Kez Kontrol Edin
Benim bir hocam, göndereceğim dediği referans mektuplarını 2 ay boyunca göndermedi. Tabii ki burada hocamın hatası yok mu, elbette var. Ancak ben hocamla daha öncesinde bunu birkaç kez teyit etmiş olsa idim, çok yüksek ihtimalle bu sıkıntıyı yaşamazdım. Aynı şekilde SoP ve özgeçmişin üzerinden geçin, bizim arkadaşımla 6 ay sonra fark ettiğimiz hatalar oldu. Satır satır okuyun, sorgulayın.
Mümkün Olduğunca Fazla Yere Başvurun
Başvurular, her ne kadar başarı ve başvuru kalitesi ile ilgili olsa da, aynı zamanda belli bir şans faktörünü de içinde bulunduruyor. Çok kaliteli adaylar reddedilebiliyor. Burada yapabileceğiniz en iyi şey, mümkün olduğunca fazla hoca ve okul bulup, mümkün olduğunca fazla başvuru yapmak. Başvuru yapmaktan korkmayın, Amerika başvurularının pek çoğunda ciddi bir miktar ödemek gerekiyor maalesef(75–125$), ödeyebildiğiniz kadar ödeyin. Avrupada neredeyse her okulun doktora başvurusu ücretsiz, başvurabildiğiniz kadar başvurun. Amerika’da da, bazı okullar(Örnek CMU-Carnegie Mellon) döviz kurundan dolayı bizim için başvuru ücretini kaldırabiliyor, indirim yapabiliyor, veya özel bazı günlerde(Pi Günüde Northeastern başvuru ücretini kaldırmıştı) de indirim kodu verebiliyorlar. Okula mail atın, indirim isteyin, yüzsüz olun.
Sistematik İlerleyin
Her zaman bir google sheets, excel tablonuz olsun. Her adımı, her okulu oraya yazın, yazdığınız her bilgiyi de en az 2 kez kontrol edin, ben bir okulun son teslim tarihini yanlış yazmıştım, o yüzden başvuruyu kaçırdım. Sistematik ilerlediğiniz sürece, hata riskiniz azalır, sonradan üzülmezsiniz.
Hocalarınızla ve Üst Dönemlerinizle Konuşun
Hayatta her şey elbet bir noktada tecrübeye dayalı, ama bu başvurular neredeyse tamamen tecrübeye bağlı olarak değişebiliyor. Ben şu an başvuru yapıyor olsa idim, pek çok şey değişirdi. Üst dönemlerinizden bu süreçleri geçirenlerle ve hocalarınızla bol bol konuşun, soru sorun, öğrenin. Bu süreçte yüzsüz olun, herkese her şeyi sorun, şu an yüzsüz olmak, 10 ay sonra pişman olmaktan iyidir.
Yanına Başvurduğunuz Hocalarla Kesinlikle İletişime Geçin
Şu ana kadar konuştuğum öğrencilerin %90'ı daha öncesinde iletişime geçtikleri neredeyse tüm hocaların yanına kabul almış, iletişime geçmedikleri hiçbir yerden kabul alamamış. (Ben de dahilim buna) Dolayısıyla resmi olarak böyle bir şey olmasa da, şahsi tecrübem bunun sonucu etkilediği yönünde. Okula başvuruyu gönderdiğiniz sıralarda hocalarla görüşün, mümkünse yüz yüze görüşme/mülakat yapmaya çalışın, sizi bir istatistiktense bir insan olarak görmeleri sonucu etkiliyor. Benim Avrupa’daki başvurumda, hoca benim niyet mektubuma kendisi önerilerde bulunmuş, okula göndermeden önce mektubun içeriğini %15'e yakın oranda değiştirtmişti. Başvuru zaten çok zor ve şansa dayalı bir süreç olduğu için, sizin tarafınızda bulunan ilave birilerinin olması hiçbir zaman kötü bir şey değildir.
Umudunuzu ve Motivasyonunuzu Kaybetmeyin
Başvurular 5–6 ay gibi bir sürece yayıldığından, bir başvuruyu yapmadan diğerinden kabul veya ret alma şansınız var. Bunun sizi yönlendirmesine izin vermeyin, okullardan alacağınız tekliflerin içerikleri değişebilir, sizin düşünceleriniz değişebilir, ret alırsanız motivasyonunuz kırılabilir. Mümkünse ilk günmüş gibi başvurularınızı yapmaya devam edin, en son tüm başvurularınız bittikten sonra karar sürecine devam edin.
Bazı İlave Kaynaklar
- azimliyazar.blogspot.com
- https://www.youtube.com/watch?v=5KtmOlEIdTk
- http://csrankings.org/advice.html
- thegradcafe.com (okullar kabulleri göndermeye başladığında öğrenciler bu sitede paylaşıyor, okulunuzun alım durumunu öğrenebilirsiniz)
Son
Son olarak, okula da önem verseniz de, okuldan daha çok hocaya önem verin. Hocanın çalışma alanının sizi ilgilendirdiğinden, bu konuda doktora yapmak istediğinizden emin olun. Araştırın, okuyun, sorun. Yazıda GRE ve İngilizce sınavlarından çok bahsetmedim, erken girmeniz hariç başka bir önerim yok, zaten internette milyonlarca kaynak bulabilirsiniz hepsiyle ilgili.
Gerileceksiniz, gerilin, gerilmek iyidir, ama kaygınızı en düşük seviyede tutmaya çalışın. Hayatınızın en güzel tecrübelerinden birisi olacak bu süreç aynı zamanda, çok fazla şey öğreneceksiniz, belki de ilk kez bir konuda bilgi edinmenin ne kadar zor olabileceğini göreceksiniz, tadını çıkarın. Sonunda geldiğiniz nokta çok güzel oluyor. Yıllarca sürekli bir sürü yere sırayla başvurup bir yere kabul alabildikten sonra, ilk kez seçen siz olabiliyorsunuz, asıl onun tadını çıkarın.
Bana her zaman alpkeles99@gmail.com adresinden ya da buradaki yorumlardan ulaşabilirsiniz. En son okuduklarıma göre yorum yazarsanız yazının görünürlüğü artıyormuş, o sebeple eğer beğendiyseniz ya da sorularınız varsa buradan yorum olarak yazarsanız sevinirim.